Sabır ve şükür ile nasıl güvende hissederiz?
- nurtaç koçak
- 29 Ara 2024
- 1 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 3 Oca
Bir evliya kişinin evinin yandığı haberi verildiğinde “Elhamdülillah” dediği, ardından haberin yanlış olduğu söylendiğinde yine “Elhamdülillah” diyerek her durumda Allah’a hamdettiği anlatılır.
Bu tür hikâyeler, dinimizde her hâlükârda Allah’a şükretmenin önemini öğretir. Nitekim, “Elhamdülillah alâ külli hâl” ifadesi, “Her durumda Allah’a hamdolsun” anlamına gelir ve hem nimetler hem de musibetler karşısında Allah’a şükretmemiz gerektiğini hatırlatır. Peki, bu şükrün bizdeki etkisi nasıldır?
Evliyanın hem kötü hem de iyi haber karşısında “Elhamdülillah” diyerek aynı sükûneti koruyabilmesini sağlayan şey, Allah’ın varlığını bilmesi ve ona teslim olmasıdır. Bu teslimiyet, belirsizlikler karşısında kişinin kendini güvende hissetmesini sağlar. “Kontrol edemediğim şeyler olsa da güvendeyim, çünkü beni gözeten bir Rabbim var” anlayışı, insanın içsel huzurunu korumasına olanak tanır. Gerçek güvenlik hissi, her şeyin yolunda gitmesi değil, hayatın belirsizlikleri içinde bile Allah’a dayanarak ayakta durabilme gücüdür.
Hikayedeki evliyanın bu tutumu psikolojik bir ‘duygusal regülasyon’ örneğidir. Dışsal olaylar karşısında yoğun bir stres ya da kaygıya kapılmak yerine, Allah’a olan inancına tutunarak dengede kalmayı başarır. Psikoterapide bu, “içsel güvenlik” ya da “duygusal denge” olarak adlandırılabilir. Allah’a olan teslimiyet, bireyin kendini derin bir huzur içinde hissetmesini sağlar.
Comments